Eğer bir gün biri bana, beni derinden sarsan bir kitap okuyup okumadığımı sorsaydı eğer ona kesinlikle ama kesinlikle bu kitabın adını söylerdim.
"Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir.
Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun."
"Sorun, Baba'nın dünyayı siyah-beyaz görmesiydi. Ve neyin siyah neyin beyaz olduğuna karar verişinde. Hayatı böyle yaşayan birine duyduğunuz sevgiye mutlaka korku eşlik eder. Belki biraz da nefret."
Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler."
Beni hayatımda ilk kez ağlatan kitap bu o yüzden yeri her zaman bambaşka.
Öyle ki bir kitabın da kalbimi pekala kırabileceğini ve insanı kederden perişan edebileceğini öğretti bana.
Kitabı okuduktan uzun zaman sonra filmini açıp izlediğimde bile daha ilk anlardan itibaren ileride ne olacağını bildiğimden yine gözyaşlarımı tutamadığım bir hikaye.
Her hecesinde dostluğun, annenin, babanın ve sevginin ilmek ilmek işlendiği ve hüzünle dokunduğu bir kitap bu. Bu yüzden olsa gerek insana hüznü sevdiren cinsten.
Konusu merak ediyorsanız eğer söyleyebileceğim tek bir şey var bu kitap sevgi ve sevilme arzusuyla ilgili.
Gerçek ve saf sevginin ne olduğunu merak ediyorsanız eğer, lütfen ama lütfen okuyun. Hatta okuduysanız yeniden okuyun çünkü ben, -bilmem kaçıncı kere- öyle yapacağım.
Eminim ki hepimizin sevgi ile ilgili öğreneceği yeni bir şeyler vardır.
Benim aldığım tadı almanız dileğiyle.
Hoşçakalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder