31 Ağustos 2016 Çarşamba

Niagara Şelalesi- ABD&KANADA



Size Niagara Şelalesi’nden bahsetmek için yanıp tutuşuyordum ama daha başlar başlamaz farkettim ki bazı güzellikleri anlatamıyoruz. İşte bu da onlardan biri. Anlatmaya kalemimin yetmeyeceği bir eşsizlikte.


Hayatımızda çok özel bir kaç an vardır. O anlar kendimize güvenimizin tam olduğu ve her şeyi başarabileceğimize inandığımız zamanlardır.
Benim içinse böyle anlar dünyanın güzelliklerinin ayaklarımın altında serili olduğu anlara denk geliyor. 
Hayatımda ilk defa Niagara Şelalesi’ne gittiğimde beni bu kadar etkileyeceğini bilmiyordum. Çünkü yola çıkmadan önceki gece kaldığımız New York’taki otelimize çok uzaktı (yaklaşık yedi saat) ve benim Amerika’daki son durağım Niagara Şelalesi’ydi. Orayı da ziyaret eder etmez arkadaşlarımın Washington D.C.’deki yurtlarına gidip uyuyup ertesi gün de Türkiye uçağına binecektim. Yani kafam çok karışıktı. Neredeyse bir yıl sonra ülkeme ve ailemin yanına ilk kez dönecektim Amerika’daki şaşaalı sayılabilecek hayatımı tamamen arkamda bırakıp yeni bir maceraya başlamak üzere geri dönecektim.
Işte bunlar gibi bir takım sebeplerden dolayı bir an önce gezeyim aradan çıksın da işlerimle uğraşayım kafasıyla yola çıktığımı itiraf etmeliyim. Eh o an hayatımdaki en özel anlardan birini yaşayacağımı bilmiyordum tabii.

Sonunda şelaleye vardığımızda arabamızı park ettik ve turnikelerden geçtikten sonra şelaleyi turlayan feribotlara binmek üzere sıraya geçtik. Sırada herkese gülünç mavi giyilebilir naylonlardan dağıttılar ki ıslanmayalım. Eh el mahkum geçirdik üstümüze. Nihayet feribota bindik ve bir tur attırdılar. Yarım saat kırk beş dakikalık o tur boyunca ben Kanada ve Amerika sınırının tam üstünde dikilirken dünyada sadece ben ve elimi uzatsam dokunabileceğim kadar yakın bir gökkuşağı vardı. Işte o an anladım, babamın gözünde küçük bir kız çocuğu olabilirdim halen. Ya da arkadaşlarım için arada sırada yalnızlıklarını dindirdikleri öylesine biri. Belki öğretmenlerim yeterince akıllı olduğumu düşünmüyorlardı. Ya da yoldan geçen biri için sadece boşlukta yer kaplıyordum. Ama kalbimin çok derinlerinde bir yerlerde bir ses eğer istersem her şeyi başarabileceğimi fısıldıyordu.
Tam o an bana ‘gerçekçi’ hayaller kurmamı öğütleyen insanları zihnimdeki çekmeceye kilitledim. 

Herkese ve her şeye rağmen bana fısıldayan o sesi dinlemeyi seçtim. 
Bir gün biri merak ederse diye işte bu benim hikayemin nasıl ve nerede başladığı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder