22 Ağustos 2016 Pazartesi

Kürk Mantolu Madonna- Sabahattin Ali




Hayli uzun bir süre boyunca hem raflarda hem de sosyal medyadaki yerini onurla korudu bu hepimizin kapağına aşına olduğu kitap.
Çoğu zaman plajlarda kadraja girdi, bazen de bir fincan kahvenin yanında yerini aldı. Öyle ya da böyle hepimizin instagram ana sayfasına bir şekilde düştü. 
Bende de evlerden ırak bir huy vardır. O dönem ne popülerse ondan geri dururum hatta karşıma çıktıkça görmezden gelir zaman zaman da gözlerimi deviririm, ne zamanki popülaritesini kaybeder o zaman acaba bu neyin nesiymiş biraz da ben bakayım diye ilgilenmeye başlarım.
Kürk Mantolu Madonna’ya başlamak da benim için bu seyirde ilerledi. Başlarda herkesin elinde olduğundan pek yanaşasım gelmedi açıkçası. Çok sonra elime alınca elbette bırakamadım, kendime bu kadar geç başladığım için kızmayı da ihmal etmedim. 
Hüzünlü kurgusu beni hemen kendine çekti. Hatta kendimi zaman zaman hikayenin kahramanı Raif Efendi’nin yerinde olsam ne yapardım diye düşünürken buldum.
Ona çoğu zaman öfkelensem de aldığı kararlar yüzünden onunla kavga etmek de istesem, boynu büküklüğüne karşı empati duymadan edemedim.


Karamanımız güç bela eş dost aracılığıyla bulduğu işteki oda arkadaşı dünyanın en sıradan insanlarından biri olan Raif Efendi’nin, hayatında biraktığı derin izleri anlatıyor.
Raif Efendi çok silik ve mülayim bir insan. Işyerinde patronunun onu sebepsiz yere azarlamasına aldırmıyor. Zaman zaman ev ahalisi tarafından alaya alınmaya da takılmıyor. Bu yüzden kahramanla birlikte ona çoğu zaman içten içe merakla karışık bir acıma duyuyoruz. Sonrasında kahramanımızla Raif Efendi’nin ilerleyen dostlukları sayesinde, Raif Efendi’nin arzularına, üzüntülerine, hayal kırıklıklarına ve aşklarına şahit oluyoruz.

Aşkın en saf hallerinden birini anlattığı için bile büyük saygıyı ve okunmayı hak eden bir roman.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder